Güçlü ve kararlıydı Beatrice Lacey. Güzelliği karşı konulmaz, istek ve inançları vazgeçilmezdi. Yaşadığı dönemin toplumsal adetlerine itaat edecek kadın değildi. Kalbi, ailesinin sahip olduğu Wideacre topraklarına duyduğu büyük aşkla doluydu. Evlenince soyadını ve uğruna ölmekten öldürmeye ne varsa göze alabileceği topraklarını kaybedeceğini biliyordu. Ancak Beatrice, bu en önemli mirasını korumak için gereken ne varsa, her ne olursa olsun yapmaya hazırdı. Baştan çıkaracak, ihanet edecek ve elini kana bulayacaktı. Vicdan yapmayacak, mahcubiyet hissetmeyecekti. “Wideacreli bir Lacey o,” diye uyarıyordu babası. “Ne yaparsa yapsın, nasıl yaparsa yapsın, yadırgamayacaksınız!” Beatrice’in, hayallerine ulaşmak için ince ince işlediği planları tam sonuç verecekken, genç kadının kafasından geçenlerden ve içindeki kötülükten haberdar biri, ansızın yoluna dikilecek ve genç kadının içindeki şeytanın daha da kamçılanmasına sebep olacaktı.
On Sekizinci Yüzyıl İngilteresi’nde geçen Beatrice: Kötü Tohum, zengin dokusu, renkli ve benzersiz kurgusuyla okuru eşsiz ve gerçekten de sert bir yolculuğa çıkaracak. Kahramanı kadar benzersiz, şaşkına çeviren, karşı konulmaz, epik bir hikaye...
Beatrice kadar tutkulu ve insafsız bir karakter tanımadık.
şərhlər0
şərhlər