Nida, Tahran’da Evin Hapishanesi’nde doğdu. Bir gardiyan hücrenin kapısında belirip onu almadan önce annesinin kızını beslemesine yalnızca birkaç ay izin verdiler. Şehrin bir başka kısmında, üç yaşındaki Ümit yemek masasında oturmuş, parmaklarından yoğurt damlarken ailesinin gözaltına alınışına şahit oldu.
Tahran’daki hapishaneler acımasızca ve kanlı bir şekilde temizlendikten yirmi yıl sonra, Şeyda babasının infaz edilen mahkûmlardan biri olduğunu öğrendi. Annesiyle arasında yıllar süren sessizliğin nedeni olan bu ölüm sadece üzücü bir kayıp değildi, acı dolu ve korkunç bir cinayetti.
Onlar JAKARANDA AĞACININ ÇOCUKLARI. 1983-2011 yıllarında, devrim sonrası İran’da geçen bu ilk romanda tarihin gelgitleriyle bir araya gelen bir grup anne, baba, çocuk, sevgili, akraba ve arkadaşın hayatları tepeden tırnağa değişiyor. En sonunda, yıllar sonra, geçmişin acıları ve ülkelerinin belirsiz geleceği nedeniyle kaçan sonraki nesil, yeni protestolarla politik bir mücadeleye girişiyor.
şərhlər0
şərhlər